Wednesday, November 10, 2010

yagmur ve kahve

Gözlerimi sikica yumup hayal ederdim. Birinin beni bir helikopterle Gölbasi'ndaki o fabrikadan alip Dortmund'a ucurdugunu, o yagmurlu günde bi fincan kahvemle kitabimi okudugumu hayal ederdim. Ayaklarim sicacik kalorifere yaslanmis, dizlerimde kirmizi battaniye ve sevdicegim. Cok derinden ic cekerdim. Gözlerimi acinca bana bakardi cerrahi el yikama ünitesi, benim istridye sekilli, hakedilmeyen güzellikteki lavabom.

Cok üzülmüstüm keci sirketimi kuramadigimda. Keci adini haketmeyen bir vazgecisle kabullenmistim yenilgiyi, kucagimda oyuncaklarim, ellerim bombos...

Kalbim kirilmisti sonra, onca yazismadan sonra üzgünüzle baslayan profesörün red mektubunu alinca. Ve sonra bir baskasi, baska bir yer, baska üzüntüler ve özürler...

Yolundan mi sapti emeklerim, nedir kendime bunca eziyetim? Kahvem elimde, kucagimda kitabim. Daha önce beni üzen kalbimi kiran yenilgileri düsünüyorum. Onlar gerceklesmis olsaydi simdi nerdeydim? Yanlis seylerin pesinden kosarken yola sokmus beni bu ne yazik kili cevaplar. Istedigim yere getirmis.

Hadi diyor simdi, hadi. Bul artik tekrar gercek istedigini. Ya da önce su kahvenin bi tadini cikar...

No comments:

Post a Comment