
Bitirme projesidir, master arastirmalaridir derken daldim iyice bu konunun icine, kafamda binbir fikir. Kafadaki fikirler biraz daha beklesin ben biraz para kazaniyim dedim, zira kimi canim arkadaslarim bana kartvizitlerini verirken icinde kidem tazminati ya da yil sonu primi gibi seylerin gectegi cumleler kurmaktaydilar. Sevemedim ama cok uzgunum. Ben bu ortamlarda kaslarimi catip cizimlerimi yaparken, yan masamdakilerin kuyumu kazdigini, kocaman mudurlerin beni piyon gibi ortalara ittigini goremedim hic. Bir suru uretim deneyimi, is baglantisi ve sacimda on iki beyaz telle ara verdim ben bu ortamlara. Ha aralarda zorla soktum uretime bir iki oyuncak - urun. Kiymetini bilen oldu mu, donup arkama bakasim bile gelmiyor. Sevmiyorum bu hesaplar icinde kaybolmus muhasebeciden cok muhasebeci zihniyetleri. Ben baglanti detaylarini, malzemeleri, olculeri hesaplamayi seviyorum. Bi de cocuklar benim oyuncaklarimla oynarken kahkahalar atiyorlar bazen, onu cok seviyorum.

Iki kez UNESCO adi altindaki "Creativity Workshop / Toy for Rehabilitation" (yaraticilik calistaylari / rehabilitasyon oyuncaklari) organizasyonlarina katildim. Para kazanmadim, hayir. Biriyle tanistim orda, yaptigi isi bu kadar sevemez kimse. Kimse bu kadar hissedemez ihtiyaclari, boyle eglenemez eglenceli cozumler bulurken. Benmisim megersem o. Orasi benim evimmis...
Ellerini aylardir suren terapi boyunca kaldirmak istemeyen, hergun bir saat boyu zorla yaptirilan terapi hareketleri sirasinda hep aglayan Sofinin dunyasina girdim ben. Benim taze almancami cok sevdi Sofi. "Wie heißt du noch maaal? / Adin neydi bakiim senin?" dedi bana hep gulerek. Bizim ozel selamlasma tarzimiz oldu bu iki kisa gunde. 10 yasinda Sofi, cok guzel turuncu bir cantasi var. Sinifin cool delikanlisiyla da tanistim, kirmizi bir ferrari kullaniyor. Okulun en havali akülü arabasi bu... Bu aptal cocuk oyuncaklarini vermeyin bana diyor, 14 yasindaki bedensel engelli Jens, ama terapist napsin. Bu oyuncaklara hep ayicik mayicik cizmis ureticiler, oyuncak ya iste. Ayi olmasi lazimmis ustunde..."Kapiyi kapatalim" diyor, kizlar gormesin onu kucakta, bazi kizlarin onun kucagina oturma ihtimalini kaybetmek istemiyor...

Gunler cok hizli geciyor, yorgunluktan bayilmak uzereyken tutuyorum kendimi hep. Portekize sormak istedigim sorular var daha, Mexicoyla gobek aticam. Dans dersinde Tarkan dinliyorlarmis, figurlerini gostermek istiyor bana. Sabah 7de kalkiyorum, "günaydin" diyorum, "buenos dias" diyor Chile. Kafa ingilizceye gecemiyor hemen.
Geciyor gunler, gercekten su gibi iste. Birisi yardim istiyorsa bil ki seni taze tasarlanmis bir oyuncakla oynaticak. Kosuyosun coskuyla ordan oraya. Cok faydali masaj yontemlerini de hemen not ediyorum kenara, Gayatri basi agriyanlari iyilestirirken. Koca tencerede turk kahvesi yapiyorum, fal bakiyoruz. Cok kocaman bir agac cikiyor bana, "hayirlisi" diyorum...
Su olsam, ateş olsam
Göklerdeki güneş olsam
Konuşmasam taş olsam
Yine de oynar mısın benimle
Susulsam, kusur olsam
Ağızdaki küfür olsam
Doğuştan esir olsam
Yine de oynar mısın benimle
Sayılmasam kaç olsam
Topraktaki güç olsam
Aptal gibi suç olsam
Yine de oynar mısın benimle
No comments:
Post a Comment