Tuesday, June 7, 2011

Cilek


Kocaman yesillikli bi alan, hafif bi rüzgar. Sessizlik ve cocukluk kokusu. Kücük yolcuklarin arasinda yumulup kaybolmak, bi sepete bi bana toplamak.

Sabah uyanir uyanmaz mutfaga kostum. Tepeleme sekere bogdugum cileklerim sulanmis, recel kokmaya baslamis. Yavas yavas kaynadi, pembe pembe köpürdü kazanim.

Cilek tokalarim yüzdü bu sefer köpükler arasinda. Benimki degil sanirim, ablalarimin galiba. Onlarinki hep daha mi güzel benimkilerden? Benimkine bisey olsa da güzelleri bana verseler kiyamayarak... Abla eksikligini süzdüm icine, yüzümü eksiterek.

Eve dolustu bu sefer cocuklugum, annemin delikli kepcesi cikti kazandan. Havada bi daire cizdi. Gidip topladim oyuncak sepetimi, yelek bile giydim üstüme. Pit pit damlattim tabaga olmus mu diye, olamamisim daha, elime damladi. Yandi. Üfledim. Gecmedi.

Ölcülerimi not ettim deftere, bir cilek, bir seker, bir limon. Birseyler eksik sanki. Tadi güzel, görüntüsü güzel. Bilemedim. Bir seyler eksik sanki...

Friday, April 15, 2011

Güzel güzel. Hayat güzel aslinda...

Sabah Cakkidi Cakkidi calan bir araba uyandirdi beni. Ardindan icli müzigiyle gecen eskici bana Halil Pazarlama'yi hatirlatti yine. Kendi aralarinda konusmayi beceremeyen, sürekli anons halinde gezen Alman milletinden bir cift yasli teyze (TSE'ye göre yasli, buraya göre 50lik biralari devirip dev patatesleri yiyebilme seviyesi) bilmiyorum kac sent hakkinda hararetle konusarak gectiler. Hemen ardindan beraberligi saglayan topragim "Selaminaleyküm Abi, wie geht's?" deyince kalktim.

Kahve güzel sey deyip, eski mide agrili günlerimin anisina kocaman bi kupa koydum kendime. Zaman degil herseyin ilaci, huzur. Bir yudum icip onun asagi yukari gidis gelisiyle ugrasirdim iki üc sene önce. Reflü, modern cagin hastaligi... Önündeki gün icin planlarin resim yapmak, güneslenerek kitap okumak ya da spor yapmak olunca, indigi yerde kaliyor kahve.

Bugün aslinda pencerede oturup gelene gidene bakasim var. Kültürlerin bulusma noktasindaki güney cepheli penceremizden, cilgin zangoclu kiliseye karsi oturasim var. Haydi zangoc, vur caninin dibine! Cuma'ya giden dedeleri kacirdim sanirim ama parkta güneslenmeye giden gay kardesler gecer birazdan. Bizim komsu kizlarin tatil günüyse onlar da tutar mangalin bacaklarindan, giderler yine kizkiza keyfe. Biz cumartesiyi bekleyelim, izin günümüz degil malesef...

Biraz yeni hobime calismaliyim. Malum yaz aksamlari yaklasiyor. Sahillerde ates yakilmasi an meselesi. Ukulelemle Akdeniz Aksamlari ve Fabrika Kizi'ni calma cabalarim giderek sonuc veriyor. Herkes cüssesine yarasir müzik aletini bulmali sonucta :)

Bak isteyince oluyor, hayat bazen zor geliyor ama idare ediyorum.


(Karikatür: Piyale Madra)

Tuesday, March 8, 2011

8 mart

Bu gün söyle güzel bi kahve yapip karsilikli icesim var.
"Ne zaman oje sürsem cisim geliyo, gidemiyorum." gibi seyler konusasim, dedikodu yaparken daldan dala konasim var.
Agdadan ve regl olmaktan sikayet edip, büyük bi zevkle koca bi cikolatayi paylasasim var.
Sonra maydonoz suyu ve elma sirkesinden, karinca yumurtasi yagindan ve binbir cesit mucizelerden bahsedip eglenesim var.
Akan bi damla yasi havada yakalayip teselli edesim, "amaaaan bosver, napcan..." diye cümlemi baglayasim var.
Hep kendimi hakli bulup icimi rahatlatasim, günümü aydinlatasim var.
Yumak duygularimi cözmekten vazgecip onlarla kedi gibi oynayasim, günes gelen koltukta murathan munganla oturup yüksek topuklar giyesim var.

Friday, February 11, 2011

3

Yeni aldigim deftere ilk yaziyi yazarken hep bir hata yaparim. Ya bir harfi yanlis yazip üzerinden gecip düzeltmeye calistikca batiririm, ya da kalem biter hemen, degistirmek zorunda kalirim yazinin rengini dördüncü siradan. Sonra da ücüncü sayfada biter hevesim, ücüncü sirada biten kalemim gibi.
Bir, iki, üc diyip ziplayasim var bugun. Ücte kalmak yerine ücte baslamak...

Thursday, January 6, 2011

muhtesem yüzyil

Dün basladi yayinlanmaya bu dizi, dedim bi bakiyim sözlükte ne demisler. Hemen acilmis basliklar "büyük hatalar" ya da "yayinlanmasin lan bu" gibi. Sonra da kendilerini de bilmisler, böyle bi elli entry girsek izlemez kimse diye. En sevdigim yorum ise kendini kaybedip söyle yapalim izlenmesin böyle izlenmesin diyen birine verilen cevap: "Bu konuda en güzel sözü Behzat amirim söylemistir: Saccma sapan konussma lan!"...

Gelenektir, filmler ve dizilerdeki hatalari bulup yayinlarsin. Eglenceli bilgiler kisminda yazar, bakarsin, aa hakkaten dersin. Yorumlari okurken bu eglencenin dozunun fazla kactigini gördüm. Aramis kasmis böyle izlerken hata bulayim diye, yok kizin kemeri acilmis, yok duvara gölge vurmus. Konu zaten elestiriye ve hata bulmaya cok acik. Yüzyillar önce yasanmis bir devir, bakiyosun belgelere resimlere sora gecip karsisina atiyosun "Kanuni de pek zayifmis, sakali da olmamis. Pehlivandi bizim Muhtesem!" falan diyosun. Sen nasil bu kadar eminsin madem. O kaftanin icine ne dolduruyolardi da cocuk yastaki padisahlar öyle aslan parcasi gibi görünüyordu kimbilir. Ayrica sikiysa zayif resmetsin o ressam, tiz vurulur o firca tutan eli.

Ben seviyorum böyle tarihi gerceklerden esinlenilmis projeleri. Deli Sarayli'yi da severdim, günümüzdeki olaylara üstü kapali atifta bulunan sakalari. Hic de demezdim o zamanlarda öyle konusulmazdi bilmem ne diye. Aynisinin tipkisini mi ariyoruz sanki? En sevdigim yani da o zor günlerin ilk defa biraz neseli ve umut dolu gösterilmesiydi. Kaldirdilar yerine muhtesem geldi, hayirlisi...

Turist olarak gezerken de hep hayal etmez mi insan, o bos tas yapinin icinde yasanirken nasil oldugunu? O kuru süslü püslü koca tahta nasil oturuldugunu ya da o nefis mücevherlerin nasil tasindigini? Nebahat Cehre'ye Firdevs'ken de böyle güzel mücevherler taktiriyorlardi, o zaman da sultan gibi kadindi. Halit Ergenc'in bakislari ve saglam durusu yeter bence. Haaa onun yerine Behlül'ü koysalardi orantisiz güc kullanmaktan rekabet kurulu diziyi kaldirirdi.

Yormadan kendinizi izleyin su diziyi, amaci da o degil mi? Aksam evde ayaklari uzatinca kafayi bosaltmak, yarin patron bana gene nasi cakcaki düsünmemek icin izlemiyor musunuz? Ne muhtesemmis arkadas, ezik büzük gezmeyelim biz de bi zamanlar ortamlarda kralmisiz, Vatikan'a bak kici tutusuyo diyelim. Adamlari kasmislar Italyanca konusturmuslar. Köle kizlar Türkce konusmusmus. Vay bu gavurlar niye Türkce konusuyomus. Sen anla diye!

Diziyi de gecip Muhtesem Süleyman'a takilanlar da var. Adamin egosu tavan yapmis (Adam padisah lan, ya ne olacagidi?), kendine o kadar cok sifat yaziyormus ki sayfalar sürüyormus. E hadi bakalim otur kendine sifatlar yaz, dürüst ol ama. Kac satir yazarsan benden sana o kadar methiye...