Tuesday, July 6, 2010

Stadyumda acik hava sinemasi keyfi



Gelmeden tek bildigim sey Borussia Dortmund takimiydi, onu da nasi ogrendiysem, hic de Bundesliga takipcisi bir insan degildim. Futbolla iliskim agzima takilan "Turkcell super Liiiig, hic bitmesiiin" sozleri kadardi zaten. Bir de iste milli maclarda olusturulan ufak capli tribunlerde ortama ayak uydurmuslugum vardi.
Aslinda futbola bu mesafeli durusum sanirim 5-6 yaslarinda yasadigim o korkunc olaya dayaniyor:
Sakin bir pazar ogleden sonrasi, oturma odasinin perdeleri kapanmis. Babam ve simdi hangisi oldugunu hatirlayamadigim 4 amcamdan biri mac izliyorlar. Benden cay mi istemisler, ben mi ablalarim yapabiliyorsa ben de yaparim diye koca tepsiyi yuklenmisim, hatirlamiyorum. Beyaz coraplarim yumusak halida yavas ve dikkatli ilerlerken tum dikkatimi caylara vermistim. Ve o, su anda en fanatik futbol hastasinin bile hafizasindan coktan silinmis gol oldu. Gol oldu ve o yari uykulu husu icinde mac izleyen iki adam bagararak ayaga firladilar. Korktum. Tek kelimeyle...

Sokakta yururken bir ikisine rastladigimda bile cok korktugum futbol magandalarindan (burda sadece maca giderken "doner bicagimi nereme soksam daha kolay stadyuma sokarim" dusuncesini tasiyan magandalari kastediyorum) binlercesinin biraraya geldigi bir ortama ozgur irademle girmeyi dusunmedigimden hic maca gitmemistim. Ama Dortmund'a geldigim ilk aylarda katildigim en guzel aktivitelerden biri BVB-Bochum macina gitmek oldu. Signal Iduna Park ismiyle gecen stadyumlari cok guzel. 30bin kisinin tek vucut zipladigi Süd-tribun (tribunlerin guney kismindaki kale arkasi kismi) cok etkileyici.
Dun aksam da bu guzel ortama RobinHood filmini izlemek icin gittik. Kapida bizi karsilayan oklu-yayli-entarili gencleri gorunce "bunlar filmi canli mi oynicaklar acaba" sorusuyla devasa tribunlere giris yaptik.
















Eglenceli organizasyonlar konusunda basarili olan ev shibi halkimiz cok guzel acik hava barlari, minderli-hamakli yayilma yerleri, cok bira ictigime arpam cok gelio diyen genclere de cesitli ok atma ya da langirt oynama yerleri yapmislar. Futbol sezonu kapaninca hemen bu yapilari eklemisler. Iki ay suresince konserler, filmler ve tabi Dunya Kupasi maclari dev ekrandan tribun atmosferinde izleniyor. sonra hic bir seye usenmeyen ev sahibi halkimiz bu yapilari tek tek söküp onumuzdeki yaz yeniden kurmak uzere depoya kaldiriyorlar.

Burda film izlemek cok keyifliydi demek isterdim ama biz sadece soslu cipslerimizi ve cirkin sekerli popcornlarimizi yiyip, filmin calismadigini belirten (amanin almanya icin buyuk uberaschung !!) anonsa muteakip paramizi ve istedigimiz zaman kullanabilecegimiz hediye biletlerimizi alip evin yolunu tuttuk.

Cok guzel bir haziran yagmuru altinda cok guzel bir parkimiz olan Westparkimizdan gecip cok guzel islanip evimize geldik...

Westpark:
bizim arka bahce gibi kullandigimiz parkimiz. mangalimizi kolumuzun altina sikistirip aksam yemegine bile piknige gidebildigimiz, kendimizi ODTÜ 5.yurt onundeki cimenlerde hissetmemizi saglayan top oynayan, ip ustunde yuruyen, dans eden, yanan lobutlar ceviren genclerin oldugu park. gunduz de cok guzel bikiniyle guneslenme imkani var. yanina havlusunu serip oturan adam senin orana burana degil kendi orasina burasina bakiyor. "Ay buram pek yanmadi, soyle mi donsem acaba?" diyerek...

Cok guzel haziran yagmuru:
Serdar Ortac sarkisindaki yaz yagmuru gibi sakin degil. Bu yagmur tanelerinin iriligini anlayabilmek icin herhangi bir markete gidip salataliklara bakilmasi tavsiye edilir.

No comments:

Post a Comment