Sunday, November 7, 2010

icimiz ISINSIN

Cok seviyorum icimiz isinsin lafini. En son Ahmet'in blogunda gördüm (basimi hafifce yana egerek selam ediyorum) de aklima geldi. Dün yaptigim dertlere deva, hastalara sifa tavuk suyuna tavuklu sehriye corbasini yazayim dedim. Sahsen Ankara'nin soguk kislarinda kendime bir kez bile corba pisirmemis olmama ve hatta sehriye corbasindan da, icinde et ya da tavuk yüzen hic bir corbadan hazzetmeme ragmen dün pisirdim. Ilk defa. Mis gibi de oldu, ben bile ictim.

Cok mu calisiyorsunuz? Stresli misiniz? Kis dönemine giriyoruz, aman hasta olmayalim mi diyorsunuz? Ya da icimiz isinsinci misiniz? Iste tarifimiz:

Zavalli bi tavuktan elde edilen gögüsü hasladim. Icinde cirkin cirkin, beyaz parcalar yüzen bir tavuk suyunu da elde etmis oldum bu arada. Sonra tavukparcasini lif lif dittim. Didim bunu böyle ditmek lazimsa biz de dideriz didim. Ilk basta her nekadar icim kalktiysa da sonlara dogru icime dolan sadistlikle zevk bile aldim. Attim bu sisko pismaniye görünümlü tavuklari tencereye, yanina da bi kasik tere yag arkadas ettim. Sismanliyoruz diye pilav yaparken sadece kasik ucuyla didiklenmekten delik desik olmustu, o yüzden bilmiyorum tam bir kasik mi daha mi az koydum... Yine nedense tenekede salca aldigim icin onu evde bulabildigim tursu kokmayan bi kavanoza aktardim, kalanini da yallah tavuklarin üzerine attim. Onu da tam bilmiyorum ama bi kasik gibiydi.

Bu garip toplulugun altini yakip basladim karistirmaya. Bir güzel koku yayildi ki, iste dedim. Güzel olcak bu corba. Bir yandan da gözüm tavuk suyunda yüzen parcalara takildi. Cok sacma bi hareket olmasina ragmen süzgecten gecirdim. Icim rahatladi. Sevgili Ikea tenceresinin dibi hemen tuttugu icin az az tavuk suyu ekleye ekleye biraz kavurdum tavuk-salca ve yag üclüsünü.



Paketini acarken sinirlenip sert davrandigim ve karsiliginda bir patlamayla ödüllendirildigim tel sehriyelerden de göz karari bi bardak kadar koydum. Ha cok oldu o ayri. Karistira karistira, sürekli müdahele halinde tuzdur, kara biberdir, pul biberdir ekledim. Limon da koydum tabi. Kasikla tabaktan corba aliyormus gibi yapa yapa bakip suyunu ayarladim. Kaynadi bi güzel bol bol. Nane ektim, maydonoz kalmamisti dolapta. Bu gibi zamanlarda kullanmak üzere ektigim maydonoz ve bilimum yesilligin yerine, saksiyi saran yabani otlardan da koymak istemedim. Onun yerine biraz da kekik ekleyip, istedigim kirmizi yesil (kafsinkaf) dengesini yakaladim.

Heyecanla masaya oturduk. Cok dikkatli hazirlanmis, kesinlikle manüpile edici olmayan sorularima cevap olarak su cümle döküldü bitanemin agzindan:

"Onnömünkündön doho gödöl olmut! "

No comments:

Post a Comment